Silvia Arsebük Bütünsel Gelişim Akademisi’nde Mandala Eğitmenliği Programı’nı tamamlayan 26 kadın, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için, kadına dair duygu ve düşüncelerini kaleme aldılar, bunları “mandala”yadönüştürdüler. Bu çalışmayla ortaya çıkan mandala çizimleri Ege Çağdaş Eğitim Vakfı’na bağışlandı.

Bir daire formunun içine, şekiller ve renkler yerleştirerek kendini ifade etme sanatı olan mandala çizimlerini, 8 Mart dolayısıyla bir YouTube filminde https://panel.basinlistem.com/UrlRedirect.ashx?Mail=iststarmag@gmail.com&MailID=13825306&url=https%3a%2f%2fyoutu.be%2fww3mzTOUvCg bir araya getiren 26 mandala eğitmeni, kadın olmakla ilgili duygu ve düşüncelerini şu sözlerle dile getirdiler:

Kadın doğurandır, var edendir. Üretir, yaşatır, korur kollar.Günü gün yapan güneşse, hayatı yaşanılır kılan varlık da kadındır.Görünenin içinde görünmeyen bir eldir kadın.

Ve kadın hayatın her rengidir. Beyazın masumluğu, siyahın cesaretidir.Ve kadın hem hüzün hem hülyadır.Bazen dipsiz bir kuyudur, içine atılan çığlıkları saklar.Bazen coşkun bir şelale, en sarp kayalıklardan aşağı akar.Gökyüzü gibi engin, okyanus gibi derindir kadın.

Ve kadın bir yaprağın üstündeki çiğ damlası kadar berrak, cam gibi kırılgandır.Aynı zamanda bir savaşçıdır kadın.Geçmişin emanetçisi, geleceğin güvencesidir.Ve kadın kendi öz gücüyle var olabilendir.Sığınılacak bir kucak, sarılacak bir dosttur kadın.Ve kadın sarılsa kâinata, kolları yetebilendir.

Hem sanat hem de sanatçıdır kadın. Zanaatkârdır da…Ve kadın doğmak, doğurmak, yaşatmaktır. Yetiştirmek, yetiştirdiğini çoğaltmaktır kadın. Ve kadın doğurmadıklarının da yaşamlarına dokunmaktır. Yaşamın parmak izidir kadın Ve kadın öğretendir, geleceğe iz bırakandır. Ve kadın merhamet eden, şefkat gösteren, şifa verendir.

Kadın berekettir, azı çoğaltandır. Ve kadın adalettir. Aldığını ve ürettiğini çoğaltarak pay edendir. Zarafettir kadın, nezakettir; nadidedir…Ve sevgidir Ve kadın olmak ne suç ne de güçtür. Kadın olmak güçlülüktür.Hayat bir mandalaysa, kadın mandalanın kaynağıdır.

25 yeni mandala eğitmenine liderlik eden Silvia Arsebük, yapılan çalışmayı şöyle anlattı: “Bu konuda söylenecek çok şey vardı. Biz de sözlerimizi çizgiye, şekle, renge dönüştürdük. Sonra da mandalamızın anlattıklarına ses olduk. İstedik ki, ‘Silvia Arsebük Bütünsel Gelişim Akademisi’ kadınlarının çizdiği her mandala, başka bir kadının hayatına renk katsın, katkı sağlasın. 8 Mart için ürettiğimiz mandalaları, eğitime destek, geleceğe umut olmak için Ege Çağdaş Eğitim Vakfı’na (EÇEV) bağışladık.”

Mandala nedir

Sanskritçe “çember” anlamına gelen mandala, bir daire formu içine şekiller ve renkler yerleştirerek duygu ve düşünceleri ifade etme sanatı olarak biliniyor. Uzak Doğu kültürlerinde meditasyon amacıyla kullanılan mandala, modern psikolojinin kurucularından Carl Jung tarafından Batı’ya tanıtılmış ve “bilinçdışının resmi” olarak tanımlanmıştır. Mandala günümüzde birçok sanat eserine konu olmanın ötesinde, herhangi bir formel sanat eğitimi almamış kişilerin de kısa süreli bir eğitimle öğrenebildikleri, kendilerini tanımalarına ve ifade etmelerine aracılık eden bir disiplin haline gelmiştir.

Silvia Arsebük kimdir

“Bütünsel Gelişim Akademisi”nin kurucusu Silvia Arsebük, 40 yaşından sonra yöneticilik kariyerini terk ederek, öğrenci olarak, “kişisel gelişim” çalışmalarını başlattı. Kendi deyimiyle bu “uzun yolculuk” sürecine, mandalayla başlayan Arsebük, Yaratıcı Yazarlık, Yazı ve Terapi, Dışavurumcu Sanatlar ve Yaratıcılık, Jungcu ve Gestalt Terapi, EFT (Emotional Freedom Techniques), Kahramanın Yolculuğu, Enneagram,

Profesyonel Koçluk (ICF/International Coaching Federation) gibi alanlarda yolculuğunu sürdürdü. 2014 yılından beri mandala atölyeleri yöneten ve 2020 yılında “Mandala Eğitmenliği Programı”nı başlatan Silvia Arsebük, halen “arketip ve dışa vurumcu sanat olarak mandala” programlarını sürdürüyor. 58 yaşında ve bir çocuk annesi olan Silvia Arsebük, çalıştığı alanın önemini şu sözlerle dile getiriyor: “Hayatın zorlukları ve değişen koşullar, zaman zaman yaşamın anlamını yitirmemize ve hayallerimizin ulaşılmaz olduğunu düşünmemize neden olabiliyor. Ruhumuzun ihtiyaçlarını bilmek, farklılaşan yeni düzenimizde tutku ve coşkumuzu yakalayabilmek çok önemli… Bunun için, duygu ve davranışlarımız ile ruhumuzun beslendiği kaynakları bulmak, kısaca kendimizi tanımak şart.”