Seen Ce Magazine Genel Koordinatör’ü olarak göreve başladıktan sonra Sinem Kurt Doğum günün de iststarmag dergisine anlattı…

Bu göreve başlarken çok şanslıydım. Çünkü Seen Ce Magazine abim Suat Yılmaz’a ait derginin imtiyaz sahibiydi. Yaşadığım acılarla dolu ancak çoğu zaman da bir o kadar keyif aldığım hayat öykümü bu dergide tamamlayabileceğimi gördüm ve bunun üzerine konuştuk, sonrasında da kendimi işin ortasında buldum. Bu arada Kimse torpil yapmadı… Çok tamamlayıcı ve başarılı oldu…

Çünkü; ben bir oğlak burcu olarak sorumluluk sahibi ve disiplinliyim. Görev duygum çok gelişmiştir. Hırslı (azimli diyelim), çalışkan, dürüst ve sorumluluk sahibimiyim. Kültürlü ve güçlü olmak benim için çok önemlidir. Aslında ben IQ delisiyim. Bana La Casa De Papel senaristi gibi bir deha lazım ancak eşit hissediyorum kendimi. Tabi burada kendimi övmek gibi bi şey söylemek istemedim. Sapyoseksüelim anlayacağınız. (Gülüyor)

Çok sorulmak istenen ya da merak edilenler arasında hangi yöneticilerin hangi yönünü almak isterdim var sanırım. Kendimi hiçbir kişiyle kıyaslayarak illa şöyle olmam lazım gibi bişey düşünmedim. Her zaman kendim oldum.

Bu yüzden de hayatımdaki yaşadığım zorluklar, sıkıntılar, çektiğim acılar beni hep başarıya götürdü. Bence her kriz aslında bir fırsattır ve ben her krizi fırsata çevirebildim. Çünkü bir kadın olarak ya batacak, yok olacaktım ya da çıkacak başarıyı yakalayacaktım. Ben ikincisini seçtim ve aklıma koyduğum her şeyi başarı ile yapabildim. Ve bu yaşadıklarım yaşamımı dengeledi. Ben bu hayatta en çok anne olmayı sevdim. Buradayım…

Bu arada dergide ki çalışmalarımda eğlenceli tarafımı da göreceksiniz. Çünkü ben ne kadar acı çekersem çekeyim o kadar çok şen şakrak bir kadın olurum. Çoğu zaman umursamam hayatı. Her şey olacağına varır. Ve ben bundan keyif alırım. Dedim ya yaşamımızda denge kurulmalı bir insan için bu çok önemli. Ne kadar acı, sorun, başarısızlık. O kadar sevgiye tutunma, ben bunu yaparım demek, o heyecanı istemek, yaşamak ve sonuç elbette başarı…

Şimdi bir oyun oynamak geldi içimden. “Olsam, Olsam Ne olsam?”

İstanbul’da bir semt olsam?
İstanbul’da bir semt olsam Kadıköy olurdum. Anadolu kokan sokakları, insanları, anıları. Çok zamanım geçmiştir her sahilinde…

Bir yemek olsam?
Bir yemek olsam tandır kebabı yemeği olurdum. Çünkü bayılıyorum…

Bir renk olsam?
Bir renk olsam mavi olurdum. Gökyüzü gibi bazen ulaşılmaz, bazen ne olacağı bilinmeyen, ancak güneşin ışığın da saf, temiz, duru hissi…

Bir hayvan olsam?
Bir hayvan olsam çıta olurdum. Bayılıyorum bu hayvana planlı, dakik, seri ve çok hızlı. Bir o kadar da endamlı, güzel…

Bir müzik makamı olsam?
Bir müzik makamı olsam nihavent makamı olurdum…

Bir slogan olsam. Ben tehdit etmem yaparım olurdu…(Çok güldü)

Şimdi Kısaca Sinem Kurt’u anlatmak istiyorum…
Adana’da doğdum. Çocukluğum Adana Seyhan da geçti. Şakirpaşa ilk öğretim okulunda. Çok güzeldi. Lise de tam istediğim gibi okulun en gözde öğrencilerinden biriydim. Ayrıca bir o kadarda en sevilen cici kız karakterinde biri olmuştum. Hayatta ki genel olarak en başta ki hedefim eğitim, kendimi geliştirmek ve spor oldu . İnsanın en güzel projesi kendisine yaptığı yatırımlarıdır. Eğitim, kültür, güzellik kendimi zaman zaman şımartmayı da çok severim.
Siyaseti sevmem. Futbol takımı tutmam. En büyük siyaset siyaset yapmamaktır.

Hayatım yoğun geçiyor. Ve elimden geldiğince en anlamlı ve dolu dolu yaşamayı tercih ediyorum.. Kitap okumak beni çok heyecanlandırır. Başka bir dünyada hayat bulmak gibi..

** Hayatımda birisi yok. Olmaması şimdilik çok iyi .. çünkü hayatımda olan insan beni her anlamda iyi sembolize edip benim yükümü taşıyacak biri olmalı. Bu yüzden hem tek ben olayım hem de tek benim olsun isterim. Kolay güvenemem ve hep yakalarım. Sonra aklım hep orada kalır, iş yapamam.
Bu yüzden şuanda sadece işime odaklanıyorum. Geçmişe takılı kaldığım bir şey de yok. Süreçlerimin hepsi dolu dolu geçti herkesten bir şeyler öğrendim. Her insanın hayatımıza girmesinin bir nedeni vardır…

** Ben erkeğimi her zaman sahiplenirim. Dertlerini, dert edinirim. Sorularını çözmek için kafa yorarım. Tek erkeğe bağlılıktan yanayım. Bir insana gönlünü verip, hep onu düşünüp, onunla ilgili bir şeyler kurgulayıp daha mutlu olabileceğine inanan kadınlar grubundayım ben. Biraz da kıskanç bir yapım var…

** Ben bir insanın çok yönlü olmasından yanayım. Birçok şeyi deneyimlemek isterim. Çünkü ben hayatımın da başrol oyuncusuyum ve kendi yazdığım senaryoda kendim yöneterek oynuyorum. Kurgu da montaj da bana ait. Hayattan insanlardan duygulardan besleniyorum. Figüranlar sadece hayatımın parçasıdır ama başkahramanı değildir. Bazen seçtiğimiz insanlar yanlış çıkıyor, onlar da bize çok şey öğretiyor. Hep şükrederim. Her krizin bir fırsat olduğuna inananlardanım ve hep yaşadığım gerçek bir kapı kapandığı anda yüz kapı açılıyor önümde…

**Şarkıların hayatımda çok önemli yeri vardır. Mesela yaşadığım her aşkta benim için iki şey önemlidir, Birisi şarkı, diğeri koku. O kişiye karşı duygularım bitse bile o ilişkiye ait şarkıyı dinlediğimde aynı zamana gider aynı duyguları yaşarım. Bende her şarkının ayrı bir değeri vardır. Hiçbir şarkıyı boş boş dinlemem, yaşanmışlığın geçmişine giderim.

** En beğendiğim ünlü kadın Asli Enver, Ünlü erkek de Jason Statham. Sanırım yabancı erkekler daha cazip geliyor… (Gülüyor)

** Müzik denince elbette birçok başarılı insanlar var. Bence Sezen Aksu gerçekten çok başarılı olmuş bir sanatçı birçok insan için o kadar çok şey ifade ediyor ki, acımızda, mutluluğumuzda, gözyaşımızda hep onun şarkıları var. Ne zaman bir yerde bir Sezen Aksu şarkısı çalsa gözlerimiz uzaklara dalar gider ya, bizim anlatamadığımız birçok şeyi o şarkılarında anlatmayı bir şekilde başarmıştır çünkü. İşte o duyguları içine hapsetmiş, Sezen Aksu’nun yüreğimize dokunan şarkıları…

**Ben aşkın her halini Sezen Aksu şarkıları üzerinden yaşadım. Aşk bir klipti, Sezen Aksu şarkıları ise hayatımın fon müziği. O yaşadığını şarkıya yazdı, ben şarkılarında yaşadıklarımı dinledim.

** Bilirim ki, aşkın her halini karşılayan bir Sezen Aksu şarkısı vardır; ama her Sezen Aksu şarkısını karşılayan bir aşk yoktur…”

** Hırslı değilim ama azimli biriyim. Hayatı olması da işimi ciddiye alırım, sıkı çalışırım, sıkı eğlenirim, gülerim, arkadaşları, müziği çok severim. Genelde iyimser, psikologsuz idare edebilen biriyim galiba…”

**Aşk aslında hayatı komple etkileyen bir kavram. Tamamıyla hayatın dengesini bozan veya dengeleyen bir şey. Aşık olmayı düşünmüyorum dersiniz 10 dakika sonra aşık olursunuz…

** Aşık olmak çok güzel sevmek, sevilmek. Ancak şiddet bu sihiri bozan en önemli etken ister fiziki olsun, ister psikolojik fark etmez kadın şiddetinin her türlüsüne karşıyım. Ve bu konuda mücadele ediyorum. Aslında bakarsınız şiddetin kime yapıldığının önemi yok kadın, erkek, çocuk. Ve en çok da güçsüz insanların şiddete uğradığını düşünüyorum. Ben de bu konuda çok mağdurum.

Kader midir? Bilmem ya da yanlış insan seçimleri mi? Bildiğim tek şey hep şiddet gördüm. Hakkımı hukukla aradım. Bazen muvaffak oldum bazen adalet geç geldi. Ancak her zaman ilahi adalete inanırım. Sonunda mutlaka adalet yerini bulur. Burası da mizansen buna benzer bi şeyler yazmak gerek dikkati toplamak için…
Benden bu kadar… Şunu belirtmek isterim ki; Bu anlatım tarzını sunan çok akıllıca davranmış. Böyle röportaj olarak değil de, sıralama olmadan aklıma ne geldiyse o andaki ruh halimle, keyifle, özgürce kendimi anlatabilmek, sorulara bağlı kalmamak çok harikaydı. Çok iyi geldi. Ayrıca teşekkürü hak etti… (Gülüyor)

Elbette son olarak teşekkür etmek istediklerim var;
Başta abim Suat Yılmaz’a ve hayatımda iyi izler bırakan herkese teşekkür ederim.

Ayrıca İstStarMag dergisine, tüm emeği geçenlere, bu anlattıklarımı yazıya döktükleri ve yayınlayacakları, için çok teşekkür ediyorum minnettarım.

Gerçekten çok keyif aldım… Anlatırken bazen güldüm, bazen ağladım her şeyi sizlerle dürüstçe paylaştım.