Öncelikle yaşanan felaketlerde yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet diliyorum. İnşallah bir daha yaşanmaması en büyük dileğim. Geride kalanlarında bir an önce normal yaşantılarına olabildiğince dönmeleri için ne gerekiyorsa yapmalıyız. Üzüntüm sonsuz…

Geçmişten günümüze Feyza Aydın Kılıç kim? Dersek şöyle özetleyebiliriz; 13 Aralık 1976 yılında İstanbul’da dünyaya geldim. 3 kardeşiz biz bir erkek birde kız kardeşim var iyi ki de var onlar benim bu hayatta en temiz en derin en saf en güzel yerimde…

Babamın mesleği polis memurluğu olduğundan tayinler dolayısıyla birçok şehir değiştirdim. İlkokul yıllarım Diyarbakır ve Hacıbektaş‘ta geçti. Ortaokul ve lise hayatım Amasya’da geçti. Amasya’nın benim için çok ayrı bir yeri olduğu doğrudur. En güzel çağlarım ve gençliğim oradaki anılarım da kaldı. Sonrasında İzmir’e taşındık.

Turizm otelcilik ve yönetici asistanlığı bölümlerini bitirerek eğitimime İzmir’de devam ettim. Çalışma hayatımın büyük bir bölümü İzmir’de geçti. 1997 yılında eşimle tanışarak evlendik. Önce oğlum sonra kızımı dünyaya getirdim. İzmir’de 19 yılım geçti. Eşimin mesleği sebebiyle şu anda da Ankara’da ikamet etmekteyim.

Hayatı akışında yaşamayı seviyorum. Genellikle spontane yaşarım. Planlı yaşadığım söylenemez. Hayatımda mutlu ve güvende hissetmek benim için en önemli faktörlerden biri. O yüzden beni o an ne mutlu ediyorsa o tarafa yönlendiriyorum kendimi. Sonuçta yaşamımızdaki her durum ve olay iyi ya da kötü birer tecrübedir. Her yaşadığım olaydan bir sonuç çıkarmaya çalışıp yolumu ona göre çiziyorum.

Gelecekte yapmak istediklerime gelince, bu yaşıma kadar şükürler olsun ki istediğim her şeyi başardım tüm istediklerimi Allah’ım hep kalbime göre verdi tüm güzellikleriyle… Bundan sonrada şu an ki tek tutkum olan en son heyecanım oyunculuk kariyerim en iyisini yapana kadar çalışmak ve ilerlemek…

Ben birçok alanda çalıştım. Zaten mesleğim gereği birçok şehirde birçok alanda insanlarla tanıştım. Mesleğim empati ve insan ilişkileri gerektirdiği için hep onları anlamaya çalışarak çözümler ürettim. Girdiğim ortamlarda kendimden bir şeyler bıraktığım gibi almayı da bildim. Oyunculuk da bu değil mi? Karşındaki kişinin kimliğine bürünüp empati ile onun gibi düşünebilmek ve o olabilmek izleyiciye de bir karakteri tam anlamıyla yansıtabilmek.

Kızımın da hayali olan oyunculuktu. Eğitimine radyo ve televizyon, kamera üzerine devam ettiriyor olması beraber bir yola girmemizi sağladı. Benim de yeteneğim keşfedilince eğitimler aldım, üzerine çok çalıştım. Kendi yeteneğimle birleşince tabi güzel sonuçlar aldık. Bir çok karakterin içine girmek rolüne bürünmek empati kurmak ve bunu izleyiciye aktarabilmek ben de zamanla bir tutkuya dönüştü. Yönetmenlik tecrübelerimin olması dolayısıyla da kariyerime hem oyunculuk hem yönetmenlik yaparak devam edeceğim.

Evet, birçok sosyal projede bulunmaya çalışıyorum özellikle kadına şiddet ve kadınları güçlendirme projelerinde ki bunun üzerine zaten bir sosyal projem var “YETER VURMA ARTIK “sinema filmimiz 8 Mart’ta çıkmasını planladığınız sinema filmimiz deprem felaketinden dolayı ertelenip Mayıs ayı anneler günü haftasına alındı. İnşallah bu projemizle kadınların sesi olmak umuduyla büyük ses getireceğine inanıyorum.

Ülkemizde de bu anlamda birçok kesimin duyarlı olduğunu görüyoruz ancak yine de daha büyük kitlelere dönüşebilmek en büyük isteklerimden.

Pandemi süreci sadece geleceğe değil her şeye ve herkese karşı bakış açımı değiştirdi. Karantina günlerimin ilk günleri kaygı ve korkularla geçse de sonraki dönemleri kendimi ve çevremi yeniden değerlendirmeme olanak sağladı.

Hayatımın akışı ve ritmini değiştiren birçok girişimlerde bulundum. İlk olarak stresle başa çıkma yollarını keşfettim dönemdeki belirsizlik durumu her ne kadar kaygı ve korku durum yaratsa da ben bu süreci bir şeyler üretip keşfetmenin yollarını bularak atlattım. Birçok projemin alt yapısını oluşturan deneyimlerim oldu.

Genelde giyim tercihimde, spor giyinmeyi seviyorum. Eşofman tarzı kıyafetler en sevdiğim diyebilirim. Her rengi kıyafetlerimde kullanırım. Kullanmam dediğim hiçbir renk yok. Siyah ve beyaz en sevdiğim renk tabii ki. Makyaj da pastel tonları tercih ediyorum. Gözlerim ela olduğu için gözlerimde kahve tonları tercihim oluyor.

Beni tanıyanlar, beni örnek almak isteyen kişiler hep olmuştur çevremde sohbetlerimizde; güzel, güçlü, hırslı kadın yansımasını gördüklerini ifade ederler. Hırs dışında tabii ki diğer özelliklerimi söyleyebiliriz. Hiçbir zaman hırslı olmadım. Çünkü hırs insanı yorar ve çürütür. Lakin hedeflerimin hep peşinden koştum. Yapabileceğimin hep en iyisini yapmaya çalıştım. Başarılarımla var olduğum gibi başarısızlıklarımla da baş etmenin en doğru yollarını buldum.

Çevremden söylenen fit bir duruş ile altın oran bir bakış sergiliyormuşum. Uyguladığım çok özel bir diyetim yok. Şanslıyım bu konuda diyebiliriz. Lakin kilo aldığım dönemlerde oluyor tabii ki. O dönemlerde sadece biraz dikkat etmem yetiyor.

Çocuk ruhlu olduğum söylenir. Çocukluğuma dair en çok neyi özlüyorum dediğim de; çocuk ruhlu olmamı çok seviyorum. Hiçbir zaman kaybetmek istemem. Çocukluğuma dair özlediklerim saymakla bitmez tabii ki; ama en çok sokaklarda hiçbir kaygı endişe sorumluluk olmaksızın doyasıya oynamak, dolaşmak, arkadaşlarımla sohbetler eğlenceler ve olur olmadık her şeye sebepsizce gülmek çocuk ruhumuzla…

Kim olurdun diye bir soru gelebilir. Yine ben kendim olurdum! Çünkü ben hep kendim kalmaya özen gösterdim. Hiçbir zamanda kimseyi taklit etmedim.

Önceliklerim; tabii ki sabah kalkar kalkmaz Türk kahvem, her kadında olduğu gibi alışveriş, kıyafet ve bakım ürünlerim. Vazgeçemem:)

Bir teknem olsaydı şayet, burcumun da en büyük özelliği (Yay burcu ) olan yapım itibariyle de tabi ki özgürlük adını vermek isterdim. Denizin mavi sularında kendimi daha özgür hissettiğim kendimle bütünleştirdiğim tek cevap bu olsa gerek…

Hayatım boyunca yaşadığım en büyük ve en güzel tecrübem tabi ki Anne olmaktı benim düşüncelerimi hayat tarzımı tamamen değiştiren bir dönüm noktasıydı.

Hayatın basit zevkleri arasından asla vazgeçemeyecekler arasında; tek başıma kulaklıklarımı takıp son ses müzik eşliğinde hiç bir şey düşünmeden yürüyorum ve bu bana çok iyi geliyor özellikle birde sahildeysem değmeyin keyfime 🙂

Bazen aklıma gariplikler gelir bir saatçi dükkânın da olsam oradaki saatlerin hepsi belli bir saatte durmuş olmasını istesem saatlerin kaç ta durmasını isterim dediğim de; hayata hep gülümsediğimden 10:10 🙂 olurdu.

İçimden her zaman  “Olsam, Olsam Ne olsam?” derim ve tekrar etmekten bıkmam.

Olsam olsam

Bir çocuğun gözlerindeki ışık,

Kalbindeki merhamet olsam.

Duru bir sevgi,

Sıcacık bir içtenlik olsam.

Okuduğum bir masaldan sonra hayretle ve merakla bakan heyecan olsam…

Benden bu kadar… Şunu belirtmek isterim ki; bu anlatım tarzını sunan çok akıllıca davranmış. Böyle röportaj olarak değil de, sıralama olmadan aklıma ne geldiyse o andaki ruh halimle, keyifle, özgürce kendimi anlatabilmek, sorulara bağlı kalmamak çok harikaydı. Çok iyi geldi. Ayrıca teşekkürü hak etti… (Gülüyor)

Bu arada Elbette yaşamımın içinde de teşekkür etmek istediklerim var. Ancak onlar kendilerini biliyorlar röportajı okuduklarında çok iyi biliyorum ki bu satırları okuduklarında tebessüm edecekler bende varım bu teşekkürlerin içinde diyecekler o yüzden tek tek saymaya gerek yok diyorum. (Gülüyor)

İstStarMag dergisine, tüm emeği geçenlere, bu anlattıklarımı yazıya döktükleri ve yayınlayacakları, için çok teşekkür ediyorum.

Gerçekten çok keyif aldım… Anlatırken bazen güldüm, bazen hüzünlendim her şeyi sizlerle dürüstçe paylaştım.

Sevgi Saygılarımla…