Merhaba bundan sonra İstStarMag ve Kadınım Dergisin de her ay sizlerle bir konu hakkında yazı paylaşacağım. Yeni yılda ilk olarak “İnsanlar Yalnızlığa İtiliyor” başlıklı yazımı paylaşıyorum… Yeni yılda sağlıklı, sevgi dolu, huzurlu, mutlu, keyifli, başarılı günler diliyorum…

Öyle bir döneme geldik ki maalesef artık birbirini yürekten dinleyen, anlayan ve sorunlarına ortak olan insanlara çölde suya ihtiyaç duyar gibi ihtiyaç duyuyoruz. Artık sosyal yaşamımız ve iş hayatında tüm ilişkiler çıkar üzerine yürüyor. Çok acı bu durumlar ve giderek daha da artıyor.
Samimi içtenlikli insanlar azalıyor. “Bir başkası beni ilgilendirmiyor”, “Herkes kendi hayatından sorumlu” düşüncesi insanların hayatında giderek daha fazla oluşuyor,yazık çok yazık.

Güven ve dayanışma duyguları yaşamımızda azalırken, daha az insanın hayatımıza daha çok huzur getireceği düşüncesi, birçok insan tarafından daha doğru olarak kabul ediliyor. Güçlü olmak haklı olmaktan, daha değerli görülüyor.

Kimi insanlar böylesi koşullar altında rekabet etme gücünü bile kendilerinde bulamıyorlar. Kendisini geriye çeken ve başkalarından kaçarak kendisini yalnızlığın içine iten insan sayısı maalesef gün geçtikçe artıyor .

Rekabetçilik, birbirini alt etmeyi ve zor duruma düşürmeyi amaçlayan; bunu doğru gibi yansıtan son yaşam kültürün yanlış düşünceyi savunan insanlar arasında yaygınlaşması çok üzücü.

İş ilişkilerinde yönetici olmak, işini akıllıca yürütüyor olmak, insan ilişkilerinde vitrinde kariyer sahibi olmak, günümüzde en çok rağbet gören seçimler arasında.

İnsan olarak paylaşmanın ve dayanışmanın mutluluğunu yaşamaktan ve insan olduğumuzu hissedeceğimiz güzelliklerden giderek uzaklaştırılıyoruz.

Yalnızlaşmanın yarattığı boşluk, ilgiyle ve dayanışmayla duyduğumuz ihtiyaçlar da giderek artmaktadır . Herkesin birbirini rakip olarak görme eğilimi, sevgiyi de, saygıyı da karşılıksız bırakan ve her şey anlamsız bir hale geldi.

İnsanlar arasındaki samimiyetsiz ilişkiler, sosyal medya aracılığıyla insanın insana temas ettiği ilişkiler gün geçtikçe artıyor. Sosyal medya yaygınlaşıyorken insanların bir başkasıyla olumlu bağlar kurması hem azalıyor hem de zorlaşıyor. “Acı paylaştıkça azalır, sevgi paylaştıkça çoğalır” duygusu, çoğunlukla derinlikten yoksun biçimde ve yüzeysel olarak yaşanıyor.

Kendimizle gurur duymak, bir başkası tarafından onaylanıp kabul görmek gibi insani ihtiyaçlar, artık sanal dünyanın daha çok etkisi altında. Bu olaylar , duygularımıza ve düşüncelerimize inanılmaz derecede etkiliyor.

Herkes kendinden sorumlu düşüncesi yaygınlık kazandıkça, bir başkasının hayatımızdaki olumlu etkisi, değeri ve anlamı da giderek azalıyor. Halbuki her şey bir bütündür. Hayat tek renk değil, renklidir güzeldir bütünüyle.

Yalnızlık artıyor, dayanışma ve paylaşma azalıyor, nefret artıyor, depresyon, alkol bağımlılığı, uyuşturucu bağımlılığı artıyor ve giderek mutsuz bir yalnızlığın içine itiliyoruz.

Hayatımızda güzel değerleri korumalıyız .Bu biz değiliz. İnsan insana faydalı olmalı. Allah çeşitli meyveler yaratmış örnek olarak veriyorum, yoksa neler yaratmış yaratan. Örnek meyveler çeşitli olduğu gibi vitaminleri de farklı. Bizlerde öyleyiz, her birimiz farklı ve yararlı yeteneklerimiz var.
Bunun kıymetini bilelim.

Bu piyasa insanları kirliyor bizler de başkalarını nesneleştiriyoruz, kendimize ve insanlara karşı giderek yabancılaşıyoruz.

Bu yabancılaştırmalara tuzaklara düşmeyelim.

İnsanların birbirini itiyor öteliyor resmen, sosyal medyada herkes bir şeyler anlatıyor lütfen herkesi dinlemeyin, ağzı olan konuşur olmuş misali…

Aramayanı arama, sana yapana sende yap….Yeni bulursun çok var, seni senin kadar seveni sev gibi sözlü videolar ile insanların psikolojisini parçalıyorlar. İnsanlık bu değil, insan karşısındakini olduğu gibi sevecek yaradan öyle yaratmış onu. Sevmek zorunda değilsin ayrı bir konu. Onun dışında kimse kimsenin nazını çekmek istemiyor, ya insansın nazı insan sevdiğine yapar.

Hayatın gerçeği bu şekilde insanlar kendi aralarında birbirlerini maalesef öteler oldu. Yazık.
Bunlar insanlığa karşı kullanılan tuzaklar. Lütfen herkesin konuşmasını doğru olarak algılamayın. O kişi kim nedir önce ona bir bakın.

Yeni insan ilişkilerinde ortaya çıkan ahlak artık ‘ne kadar insani?’, ‘ne kadar ahlaklı?’ ve ‘insan doğasına ve saygınlığına ne kadar uygun?’ sorularını sormak giderek azalıyor . Onun yerine “Ne kadar?’ ve ‘kaç para eder?’ soruları ise yaşamımıza giderek artıyor maalesef… İnsanlık nereye gidiyor… Bir düşünsün herkes…

Bu arada Yeni Kitabımı da buraya ekledim… Okuyun, Okutun…