Merhaba Kadınım dergisinden Aslı ben Aleyna Doğan ile sizler için sohbet ettik. Soru sormak yerine Sevgili Aleyna Doğan anlattı. Bende yazdım… Gerçekten çok ilginç bir sohbet oldu bazen güldük, bazen hüzünlendik. Yine aynısı oldu; Uzaktan tanıdığımız bir çok insan konuştukça tanıdıkça aslında bambaşka biri olarak çıkıyor karşımıza hikayeler çok benzese de birbirine, sonuçları ve kişiye bıraktıkları hep farklı.

Bu arada 11 Temmuz 2001 tarihinde sabah ezanı okunurken doğmuş sevgili Aleyna tam bir Yengeç burcu İstStarMag, Kadınım dergileri ve Channel6 TV ailesi olarak doğum gününü kutluyoruz. Huzurla, sevgiyle, mutlulukla, sağlıkla, başarılarla dolu nice doğum günlerine diyoruz. İyi ki varsın. İyi ki tanıdık seni…

Kahvelerimizi yudumlarken klasik başladık Aleyna Doğan; 11 Temmuz 2001 sabahında İstanbul da dünyaya gelmişim.

Aleyna Doğan yeniliklere açık, ahlaklı, sorgulayan, düşünceli, açık sözlü, dürüsttür. (Gülüyor.) Çok mu övdüm kendimi? Ancak böyle hissediyorum.

Hayata bakış açım, geleceğe yönelik yapmak istediklerime paylaşmak istediğim de; Hayata bakış açım pozitif ve iyimserim. Doktora da yapıp 2 sağlık mesleğimi birleştirmek istiyorum. Cerrahi ameliyathane hemşiresiyim. Odyolojiden de yüksek lisans ve doktora yapıp klinik ve işitme cihazı merkezi de açmak istiyorum. Aynı zamanda modellik ve oyunculukta da ilerlemek istiyorum. Bu olmazsa olmazım.

Aleyna Doğan mesleğin gereği başarılı bir Aleyna Doğan takip ediyorsunuz. Türkiye ve Avrupa’da mesleğin hakkında ki düşüncelerim çok net Avrupa’da ve Türkiye ‘de kendi alanımda ilerlemek istiyorum.

Gelecekte bir seçim yapmam gerekirse bir tercihim var mı? Evet, var elbette Avrupa ‘da da çalışmalarımı tamamlamak istiyorum. Ama Türkiye‘nin yeri bende ayrı.

Medyadan beni takip edenler bilirler birçok sosyal sorumluluk projelere de sahiplenmek istiyorum. Ülkemizi, sahipleneceğim sosyal sorumluluk projelerinde hangi noktada görüyorum. Bu konudaki görüşlerimden bahsetmek isterim. Sağlıkçı olduğum için sağlık alanındaki sosyal sorumluluk projelerimi geliştirmek istiyorum. Kanser ‘in erken teşhisinin hayat kurtaracağını vurgulamak istiyorum. Çevremde yakınlarımda ilk önce kendi ailemde hep ben fark ettim. İnsanların daha çok bilinçlenmesini istiyorum bu konuda.

Hazır ciddi konulara girmişken Pandemi ve son yaşanan deprem felaketi süreci benim için çok şey ifade etti.  Bu süreç geleceğe bakış açımda, projelerimde etken bir durum yarattı.  Pandemi de her şey çok durgunlaştı. Deprem de ise gerçekten çok kötü etkiledi daha çok hassaslaştırdı.

Şimdi tekrar kendime gelecek olursak genelde giyim tercihim; renk ve tarz olarak daha çok klasik giyinmeyi seviyorum. Koyu renkler öncelikle açık renkler de var elbette. Makyaj olabildiğince az yapmaya çalışıyorum. Normalde hiç yapmıyorum, sadece özel günlerde. Olabildiğince doğalım. Saçımı hiç boyatmadım. Kaşımı bile almadım. Estetiğim ve dolgum zaten yok.

Bana bakan, beni örnek almak isteyen kişilerin gözünden güzel, güçlü, hırslı kadın yansıması olarak değerlendirebiliriz. Hırslı ve hedefe odaklı kişiliğim var.

Çevrem de aldığım tepkiler fit bir duruş ile altın oran bir bakış sergiliyorum. Uyguladığım bir diyet yok.  Kalorisi düşük beslenmeye çalışıyorum. Hep ev yemekleri yiyorum.

Çocuk ruhlu olduğum doğrudur. Çocukluğuma dair en çok özlediğime gelirsek; neşeli ve güler yüzlüyüm. Çocukluğum güzel geçtiği için güzel anılar biriktirmişim. Çocukluğumda münazara, bilgi yarışmasına katılmıştım. Folklor oyunlarını öğrenmek için uzun bir çaba harcadım.

Bir şeyin orijinaline sahip olabilsem, o ne olurdu diye düşünürüm? Sonrasın da bir baktım gerçekte her şeyin orijinali daha güzel.

Hayatın basit zevkleri arasından asla vazgeçemeyeceğim Kitaplarım ve kitap okumak.

Geçen gün sahilde gezerken tekne isimlerine baktım. Bir teknem olsaydı, adı ne olurdu diye düşündüm sonrasında “Yeşil dünya” olurdu diye içimden geçirdim. Çünkü doğayı çok seviyorum.

Hayatım boyunca yaşadığım en heyecan verici ve keyifli tecrübe güzellik yarışmalarına katılmak oldu.

Gün içinde rahatlamaya ve kendimi bütün streslerden arındırmaya sadece bir saatim olsa o bir saatte ne yapardım diye düşündüğüm de beynimi dinlendirdiğine inandığım tek şey müzik dinlemek diyorum.

Yaşamımın içinde öyle anlar oluyor ki başkalarına çok garip gelen olaylar benim aklımda bir anda beliriyor. Geçenler de saatlere bakmak için bir mağaza vitrinine bakıyordum. Sonra birden bire bu dükkân benim olsa vitrindeki saatlerin hepsi belli bir saatte durmuş olmasını istesem saatlerin kaç ta durdururdum? Diye bir hayalin içinde buldum kendimi. Bu ilginç hayalin cevabı da çok ilginç oldu. İmsak ezanında 5.18 de durdururdum. Doğduğum saat olduğu için. (Gülüyor.)

Şimdi bir oyun oynamak istedim;  “Olsam, Olsam Ne olsam?”

İstanbul’da bir semt olsam?

İstanbul’da bir semt olsam Sarıyer olurdum. Avrupa kokan sokakları, insanları, anıları. Çok zamanım geçmiştir her sahilinde.

Bir yemek olsam?      

Bir yemek olsam tandır kebabı yemeği olurdum. Çünkü bayılıyorum…

Bir renk olsam?

Bir renk olsam yeşil olurdum.   Cennetin huzur verici şifa rengi, saf, temiz, duru hissi…

Bir hayvan olsam?

Bir hayvan olsam çıta olurdum. Bayılıyorum bu hayvana planlı, dakik, seri ve çok hızlı. Bir o kadar da endamlı, güzel…

Bir müzik makamı olsam?

Bir müzik makamı olsam nihavent makamı olurdum…

Bir slogan olsam. Ben tehdit etmem yaparım olurdu…(Çok güldü)

Son olarak eklemek istedikleriniz;

Ben bir insanın çok yönlü olmasından yanayım. Birçok şeyi deneyimlemek isterim. Çünkü ben hayatımın da başrol oyuncusuyum ve kendi yazdığım senaryoda kendim yöneterek oynuyorum. Kurgu da montaj da bana ait. Hayattan insanlardan duygulardan besleniyorum. Diğerleri sadece hayatımın parçasıdır ama başkahramanı değildir. Bazen seçtiğimiz insanlar yanlış çıkıyor, onlar da bize çok şey öğretiyor. Hep şükrederim. Her krizin bir fırsat olduğuna inananlardanım ve hep yaşadığım gerçek bir kapı kapandığı anda yüz kapı açılıyor önümde…

Hırslıyım ve azimli biriyim. Hayatı olması da işimi ciddiye alırım, sıkı çalışırım, gülerim, müziği çok severim. Genelde iyimser, kendi başına idare edebilen biriyim galiba…”

Aşk aslında hayatı komple etkileyen bir kavram. Tamamıyla hayatın dengesini bozan veya dengeleyen bir şey. Aşık olmayı düşünmüyorum dersiniz 10 dakika sonra aşık olursunuz. Bu kadar çok aşkla ilgili nasihat yaptımsa da hiç erkek arkadaşım olmadı.

Şiddet sihiri bozan en önemli etken ister fiziki olsun, ister psikolojik fark etmez kadın şiddetinin her türlüsüne karşıyım. Ve bu konuda mücadele ediyorum. Aslında bakarsınız şiddetin kime yapıldığının önemi yok kadın, erkek, çocuk. Ve en çok da güçsüz insanların şiddete uğradığını düşünüyorum.  

Hayatım yoğun geçiyor. Ve elimden geldiğince en anlamlı ve dolu dolu yaşamayı tercih ediyorum. İşimi yaparken beni çok heyecanlandırır. Başka bir dünyada hayat bulmak gibi.

Hayatımda birisi yok. Olmaması şimdilik çok iyi çünkü hayatımda olan insan beni her anlamda iyi sembolize edip benim yükümü taşıyacak biri olmalı. Bu yüzden hem tek ben olayım hem de tek benim olsun isterim. Kolay güvenemem.

Bu yüzden şuanda sadece işime odaklanıyorum. Geçmişe takılı kaldığım bir şey de yok.

Benim hiç erkek arkadaşım olmadığından. Ciddi düşündüğüm birisi olduğu zaman kariyerimi de oturttuğum zaman ilerde evlilik düşünüyorum. O kişinin de beni hak etmesi gerekiyor elbette. Çünkü sevgi emek ister.

Benden bu kadar… Şunu belirtmek isterim ki; Bu anlatım tarzını sunan çok akıllıca davranmış. Böyle röportaj olarak değil de, sıralama olmadan aklıma ne geldiyse o andaki ruh halimle, keyifle, özgürce kendimi anlatabilmek, sorulara bağlı kalmamak çok harikaydı. Çok iyi geldi. Ayrıca teşekkürü hak etti… (Gülüyor)

Ayrıca İstStarMag kadinim.online dergisine, tüm emeği geçenlere, bu anlattıklarımı yazıya döktükleri ve yayınlayacakları, için çok teşekkür ediyorum. Hayatım da da teşekkür edeceğim elbette çok insan var. Teşekkür edeceklerim ve etmeyeceklerim onlar bende saklı.

Gerçekten çok keyif aldım… Anlatırken bazen güldüm, bazen hüzünlendim her şeyi sizlerle dürüstçe paylaştım.